YEŞİL MÜREKKEPLİ KALEM SAHİPLERİNE
Devlet ricaline arz yazısında bulunmak çok zor. Zira Türk töresinde devletin makamını temsil eden devlet büyüklerine konuşma üslubu ve hitap elzem bir husustur. Sadece hitap değil bilgi ve donanım olarak da dikkati nazarlarına sevimli gözükmek lazım. Yazının başlığını Yeşil Mürekkepli Kalem olarak koydum ki, yeşil mürekkepli kalem sahiplerinin, devlet büyüklerimizin dikkatini çekmek istedim. Devletimizin bazı sinir uçlarının yeniden aktif edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Bunun için şu sıraladığım konu başlıklarını gündemimizde diri tutmamız gerekiyor.
1-İstihbarat Diplomasisi
2-Milli Güvenlik Kurulu
3-Milli İstihbarat Teşkilatı
4-Elektronik Harp ve Siber Güvenlik
1.İstihbarat Diplomasisi
Alman İstihbaratı propaganda nazırı GÖBELS’in İstanbula gelmesi münasebetiyle memurlarımızdan nokta noktaya vazife verilmiştir. Bir Gazeteci gibi kendisini gösteren bu arkadaşın verdiği rapor bilgi olmak üzere takdim kılınmıştır. Deniz yollarındaki (KİP) hakkındaki bilgi merkezin daha evvel tespit ettikleri vaziyeti kuvvetlendirmektedir. Arzeylerim…
13 Nisan 1939. / MAH Görevlisi
Evet İstihbarat Diplomasisine girişi bu sözlerle başlatmak istedim çünkü başında ALMAN İSTİHBARATI yazmakta. Yani Devletimizi yöneten Devlet Büyüklerimizin gençlik zamanlarında gündeminde en çok olan devlet; ALMAN İSTİHBARATI. Tam bu noktada İstihbarat Diplomasisine değinmek istiyorum. Türkiye’de vatanını, bayrağını, milletini ve devletini seven her devlet adamı ‘kendi gençliğinin travmasının hizmetini ülkesine verir’. Ne demek istiyorum, misal olarak vermek isterim. Eğer Türkiye’de 1950-1975 yılları arasında doğmuşsanız; Türkiye’de Savunma Sanayii gündeminizde ‘Mühimmat, Bomba, Tank, Silah Sanayii, Uçak Sanayii’ projeleri olur. Eğer Türkiye’de 1950-1975 yılları arasında dünyaya gelmişseniz eğitim alanında yönelim, Lisans Mezuniyetleri ve ilgi alanları çoğunlukla şu bölümler olur; ‘Siyasal, Hukuk, Tıp, Makine Mühendisliği, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği’
Bahsettiğim kuşağa mensup iseniz 2024 yılında devlet yöneticisi olmuşsanız şayet, savunma sanayii projeleriniz kendi gençliğinizde eksik ve noksan kaldığınız noktalar olur. Tıpkı bunun gibi eğer Türkiye’de 1950-1975 yılları arasında doğmuşsanız ve bugün İstihbarat Faaliyetleri alanında üst düzey yönetici olmuşsanız ‘Almanya’ sözünü duyduğunuzda hemen odaklanır ve dikkati nazara alırsınız. Bu analizin aynısı dış ülkelerin İstihbarat Servislerinin üst düzey yöneticileri içinde geçerlidir. Bu yüzden Albay Arnold’un peşinden gidenlerin bugün İstihabrat Diplomasisinde nasıl politikalar izlediğini okumak bir TÜRK için kolay olsa gerek. TÜRK dedim de; ne hikmetse Türklüğümüz dahi kendi içinde ‘şaman ve horasan’ ekolü diye ikiye ayrıldı. En iyisi biz buna eski günlerdeki gibi TÜRKMEN diyelim de, söz yerine ulaşsın… Türkmen beylerimize arz ediyorum ki; gençlik yıllarınızda hatırlarsınız ‘Türk Mukavemet Teşkilatı, Milli Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi’ gibi kuruluşlarımız vardı. Bu kuruluşlar dahi ne yazık ki kendi içinde ‘Horasan ve Şaman’ ekolü diye ikiye ayrılıyordu. Bundan sonra dizayn edilecek her kurum ve kuruluş artık TÜRKMENLERLE dolmalı ki; İstihbarat Diplomasisini ferasetle yönetelim. Feraset öyle keskin bir kılıçtır ki; ATATÜRK’ün ileri görüşünün temelini atan HOCA AHMET YESEVİ dergahlarına mensup olanlar bilir! Zira biz güzel ATATÜRKÜMÜZÜ ne Fransızların yazdığı tarihten, ne fes takanlardan, ne Kemalistlerden, ne fötr şapka takanlardan, ne de misyoner faaliyeti yapan Mason Localarının tarihçilerinden okuduk. TÜRK devletinin sinir uçlarını ve anahtar kelimelerini benim gibi bir Türkmen biliyorsa şüphesiz Devletimizin sahipleri var demektir. Özgür bir şekilde yazmamla birlikte herkese mavi boncuk dağıtıyor gibi gözükmek istemem. Açık ve net bir şekilde ifade ederim ki ULU ÖNDERİM Hz. MUHAMMED sallallahualeyhivesellemdir. Hayran olduğum kişilik ise zülfikarın sahibi Hz. Ali’dir. Sekülerlik bu isimleri zikretmeye mani değildir. Dünyada yaptıkları başarı ve devrim herkes tarafında da bilinmektedir. Ferasetin asıl öğreticileri ve sahipleri olan bu manevi kişiliklere selam ve hürmetlerimi iletiyorum. Bugün MOSSAD, MI6, CIA, KGB telepati istihbaratı üzerine akademik çalışmalar yapıyorlar. Metafizik İstihbarat VATİKAN tarafından resmi bir şekilde aktif kullanılıyor. FETÖ’nün devletimizin yöneticilerini hipnoz ederken uyguladıkları teknikler ve yöntemlerin aynı çalışmayı yapanlarla beraber olduklarını bildiğimiz gibi ferasetimizi yıkacak bir güç yoktur inancıyla ATATÜRK’ün gençliğe hitabesinden bir kesitle bu bölümü taçlandırmak istiyorum: ‘MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!’ İşte feraset sahiplerine müsterham bir şekilde arz ediyorum ki lütfen İstihbarat Diplomasisini sadece akıcı bir şekilde yabancı dil bilenlerle değil aynı zamanda feraset sahipleriyle birlikte yönetin…
2.Milli Güvenlik Kurulu
Güzide kuruluşlarımızdan birisi olan Milli Güvenlik Kurulu içerisinde ‘Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Başkanlığı’ diye bir başkanlık var. Bu başkanlığın ‘Yüksek Teknoloji İmkanlarının Üretimiyle İlgili’ bir departman kurarak feraset sahibi mühendislerle yol yürümesi elzemdir. Zira olası bir savaş durumunda yabancı lisanslı ürünler yurt dışı tarafından kapatıldığında basit bir ‘GBT sorgulaması’ dahi yapamaz hale gelebiliriz. Bu alana hakim olan kuşak ‘1980-1999’ arası doğan kuşaktır. Bu kuşak kendi içerisinde yetenek olarak üçe ayrılmaktadır. Birinci grup CMMI sertifikalarını alanlar. İkinci grup Açık Kaynak Kodlu yazılımları bilenler. Üçüncü grup ise her iki gruba da hakim olanlar. Üçüncü grupla yol yürünmesi memleketimiz adına elzemdir. Kamuoyu oluşturulup olaya el atacak büyükler aranmaktadır. Bu bir eleştiri değil aksine ülkemi ve devletimi sevdiğim için kamuoyu oluşturmak maksadıyla tavsiye niteliğinde bir duyurudur.
3.Milli İstihbarat Teşkilatı
Aktif Mukavemet uygulamalarımız sınır dışın operasyonlarımızda ve asimetrik savaşlarımızda çok etkin ve başarılı. Ancak yurt içindeki Aktif Mukavemet uygulamalarımızı Hacı Bayram Veli’nin meczupları daha iyi yapmakta. Bal Tuzağına düşecek kişileri analiz etmekle değil kurum içi feraset eğitimi vermeye yoğunlaşmak gerekiyor. Bunun eğitimi var mı? Diye merak edenler olursa evet var. Birebir uygulamalı anlatım yapılabilir. Bu aziz vatan, necip millet ve bayrağımız için can veren teşkilat mensuplarımızın ayaklarının altını öperim. Mesele eleştirmek değil. Mesele sahip çıkmak, benimsemek, içselleştirmek. Bu yüzden hareket kabiliyetim devlet memurlarına göre daha geniş olması sebebiyle dile getiren bir TÜRKMEN olarak konuşuyorum. Devlet Aklına yön veren büyüklerimize arzımdır.
4-Elektronik Harp ve Siber Güvenlik
Daha evvelki yazımda Türk Devleti adına ilk elektronik harp sinyal taaruzunu yapan Tevfik Rıza beyi anlatmıştım. Ferasete yoğunlaşırken asla bilim ve teknolojiyi ihmal etmiyor ve bu alanda Echolon İstihbarat tanımından başlayarak NSA ajanlarının yaptığı faaliyetlerin genel kültür seviyesinde bilinmesini istirham ediyorum. 1941 yılında Alman istihbaratı tarafından, Manş denizinde İngiliz Radarlarına yapılan saldırı, buna cevaben 1943 de Chaff(Flare) fişek teknolojisiyle hava radarlarını yanıltan İngilizlerin saldırısını okumaktan bahsetmiyorum. ECHOLON İSTİHBARAT sistemini anlamak ve doğru tarif etmek çok elzemdir. Şu anda bu konuda dünyada ilk sıralara giriyoruz başarı olarak. Sadece bilinmesi gereken, sinyal istihbaratı değil siber güvenlik ve DONANIM bağımsızlığı. Bunun için yapmamız gereken en önemli birinci adım yerli ve milli kablo üretimleridir. Bu ilk adımı devlet desteği ve teşviki ile yaptıktan sonra bakın Türkiye’de nasıl güzel gelişmeler olacak… Saygılarımla arz ediyorum.
Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberleri, önemli gündem yazıları, siyaset, Kültür sanat'tan Dünya haberlerine bütün konuların tek adresi www.gazetesivilinisiyatif.com'da.
© Copyright Uluslararası Sivil İnsiyatif Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır. |